Bugün sizlerle arkadaşım Emre Çalık’ın Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili yazısını paylaşıyorum:
İyilikte, bağışta bulunan, ihsan eden…
Ülkücü Şehit Muhsin Yazıcıoğlu Cumhuriyet tarihinin siyasal liderleri içerisinde başını eğmeyen nadir liderlerden biriydi…
Hayatını –maddi manevî- bütün mevcudiyetiyle ‘dava’sına adamış, adanmış adamdı.
14 yaşında ülkücü oldu. 22 yaşında Ülkü Ocakları Genel Başkanı oldu. Türkiye’nin en karanlık dönemlerinde –gide, geri gelmeyesice- tasavvur edilmesi güç o günlerde, hakkaniyetli bir dirayet göstermiştir. Dik durmuş, eğilip bükülmeyi en başta Müslümanlığına sonrada Türklüğüne yakıştıramamıştır.
Mamak Askerî cezaevi…
/ C-5 /
“Burada Allah yok, peygamber de tatile çıktı.”
Bu kahrolası yazının altında günlerce süren elektrikli işkence, hakaret, dayak, soğuk su…
55 yıllık ömrün 7,5 yılı karanlığa gömülü. 5 yılı güneş görmeyen soğuk hücrede…
Muhsin Başkan ’12 Eylül’ü sorgularken; “Sokakları ve şehirleri bölüşemeyenler, iki buçuk metre kareyi paylaştı…” demişti. Dev-sol liderlerinden Nasuh Mitap; “Üç sefer sayım adı altında ikimize de dayak atılıyordu. Askerler dayak attığında birbirimize yardım ediyorduk…” demişti.
İşkence gören solcu gencin çığlıklarına dayanamayıp; “Yeter artık, hepimiz insanız.” dedi ve bunu söylediği için işkenceciler onu hücresinden alıp falakaya yatırdılar.
Genç yaşta ülke sorumluluklarını alan bir kuşağın lideriydi. Muhsin Başkan’ıydı.
Hayatını 5 değer çok iyi anlatır:
*İman,
*Ahlâk,
*Samimiyet,
*Dürüstlük,
*Millilik…
O bir dava adamıydı. Dava denildiğinde üstad N.F. Kısakürek’in cevabını verir: “Dava için kim var denildiğinde, sağına soluna bakmadan ben varım diyebiliyorsan… Sen dava adamısın demektir.”
Önemli olan doğru yerde, doğru zamanda, iyi iş yapabilmektir…
28 Şubat 1997…
Muhsin Başkana yakışan bir duruş:
“Namlusunu milletime çevirmiş tanklara selam durmam.”
Yanlışa yanlış dedi, doğru yerinden edildi.
Sevilmek…
Saf, çocuksu, tertemiz…
Herkesin kalbinde yer etmeyi başarmış bir sevgi…
Ve Keş Dağları…
Sımsıkı bir tipi…
Yıkılası yok olası dağlar…
Belki bir ihmalkârlığın, belki kaderin tecellisi…
Liderliğini yaptığı partinin bir toplantısından bir diğerine giderken ‘mahsun ve şerefli bir yükseliş.’
Hani derler ya “Biz Zafere Değil, Sefere Me’muruz.” aynen öyle işte…
55 yıllık heyecanlı bir ömür… Mahsun, sessiz bir veda… Kar gibi bembeyaz…
Daha dün gibi aklımda umutlu bekleyişimiz. Döneceğinden emindik; fakat dönmedin…
Artık bu dünya için kelimelerim bitti…
Bu düzen bitirdi…
ŞEHİD oluşunun ilk senesinde rahmet ve minnetle anıyoruz…
Burada değilim ben, burada değil,
Zaman ve mekânda var olan,
Daha doğrusu yok olan,
Varlığıyla yokluğu belirsiz,
Benliğinde ben kalmamış bir beden yalnızca…
Ruhum deli özgürlüklerin arayışında,
Deli hasretlerin, ayrılıkların vuslatını aramakta…
Şiir: Fatih Çalık
REİS’im! Ahiret Yurdunda Peygamberlere Komşu Olursun İnşallah…
Yunus Emre Çalık
muhsin reis özledik seni 🙁
keske öldürülmeseydi 🙁
Muhsin Reis'i özledin ama Muhteşem Yüzyıl'ı övüyorsun, ne ayaksın kızım sen?